Kur’an-ı Kerim’in Çoğaltılması
Osman (r.a.) Devrinde İslam Devleti sınırları Arabistan’ı aşmış, fetihler sebebiyle insanlar grup grup İslam’a girmiş, her şehir halkı Kur’an-ı Kerim’i o beldedeki kurra sahabenin okuyuşuna göre okumaya başlamıştı. Çünkü sahabenin Kur’an-ı Kerim’deki bazı kelime ve harfleri Rasulullah’ın ağzından farklı şekilde rivayet etmeleri farklı kıraat vecihlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Başlangıçta ümmete kolaylık olmak üzere Rasulullah’ın uyguladığı bu farklı okuyuş, daha sonra bir takım tereddüt ve şüpheleri beraberinde getirmiş, her belde insanları başka kıraatleri görünce şaşırmışlar kendi kıraatlarının daha doğru ve fasih olduğunu iddia etmişlerdir. Öyle ki, farklı okuyuş sebebiyle insanlar birbirlerini günahkarlık ve hatta küfürle itham edecek kadar ileri gitmişlerdir.
Nitekim Ermenistan ve Azerbeycan fetihlerine (25/646) katılan kumandan Huzeyfe b. Yeman, bu durumu açıkça görmüş ve derhal halife Osman’a müracaat ederek, ümmetin arasında yahudi ve hristiyanlar arasındaki ihtilafların benzeri çıkmaması için, bu işin çaresine bakmasını istemiştir. Bunun üzerine Osman Hafsa’ya haber göndermiş, Mushaf’ın sonradan iade edilmek üzere kendisine gönderilmesini istemiştir. Hafsa da Mushaf’ı halife Osman’a göndermiştir.
Osman (r.a.) gönderilen Mushaf’ı istinsah edip çoğaltmaları için şu dört kişiyi görevlendirmiştir: Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Zübeyr, Said b. As, Abdurrahman b. Haris. Bunlardan Zeyd Medine’li Ensar’dan, diğerleri ise Mekke’li olup Kureyşlilerdendi. Bazı haberlerde bu heyetin 12 kişiden oluştuğu bildirilmektedir.
İstinsah heyetine halife tarafından ihtilaf halinde Kureyş lehçesinin esas alınması talimatı verilmiş, heyet de aşağıdaki prensipleri göz önünde bulundurarak çoğaltma işlemini gerçekleştirmiştir:
1) İstinsah, Ebu Bekir zamanında toplanan mushaf esas alınarak yapılacaktır.
2) Son arzadaki durum gözetilerek, tilaveti mensuh olan ayetler alınmayacaktır.
3) İhtilaf halinde Kureyş lehçesi tercih olunacaktır.
4) Mushaf’ın istinsahı bir kaç nüsha halinde yazılarak gerçekleştirilecek ve muhtelif beldelere gönderilecektir. Gönderilen Mushaflara uymayan ve tashihi mümkün olmayan sayfa ve Mushaflar imha edilecektir.
5) Sureler, bugün elimizde bulunduğu şekliyle tertib edilecektir.
6) Bu Mushaflara, daha önceki Mushaf veya sayfalara yazılmış, açıklama mahiyetindeki ibareler yazılmayacaktır.
Komisyon belirtilen esaslar çerçevesindeki çalışmasını bir rivayete göre beş sene zarfında tamamlamış, çoğaltılan nüshalardan birisi Medine’de bırakılmış, diğerleri Kufe, Basra ve Şam’a gönderilmiştir. Bu arada çoğaltılan nüshaların sayısının 5 veya 7 olduğu söylenerek, Mekke, Yemen ve Bahreyn’e de Kur’an nüshalarının gönderildiği belirtilmiştir.
İstinsah işlemi tamamlanınca esas Mushaf, Hafsa’ya iade edilmiş, çoğaltılan Mushaflar üzerinde Ashab ve Tabiilerin icmaı gerçekleşmiştir. Sonuç olarak Osman’ın gerek kendisinde bulundurduğu ve gerekse diğer şehirlere gönderdiği bu Mushaflar derhal benimsenmiş, kısa zamanda bunlardan istinsahlar yapılarak, birçok müslümanın elinde Kur’an nüshaları görülmeye başlamıştır. Bugün taşıdığımız ve okuduğumuz Kur’an-ı Kerim nüshaları Osman’ın (r.a.) çoğalttığı nüshaların aynısıdır.